Zamanın birinde ayrılığın hesabını soracağını düşündüğüm bir yargıç var.
Belki bundan bin yıl sonra, belki de yüzlerce yıl önce ölmüş olabilir elbette.
Fakat her ne olursa olsun eğer gelecekte benden sonra yargıcı bulan olursa şikayetlerimi bir bir sıralasın. Vasiyetimdir.
E benden daha önceki zamanlarda yok olup gittiyse merak etmeyin ben onu zaten diğer tarafa gittiğimde arar bulurum.
Bir de tüm bu hesapların mahşere kalması var.
İşin garip tarafını sorarsanız böyle şizofrenik fikirler aklıma nasıl geliyor bilmiyorum ama, ellerimi bıraktığımda tüm bunları kendiliğinden yazdığını düşünüyorum bazen.
Ne olursa olsun. Zaman ve mekan ayrımcılığını bıraktığınızda bir kenara, ruhu serbest bırakırsanız o da zaten çok ikonik konulara imza atacaktır.
Mesela alıp başını büyük kanyonda kayaların üzerinden yer yüzünü izlemek için uçup gidebilir. Belki de piramitlerin içindeki labirentlerde kaybolur. Bir mumyaya sarılıp uyumayı tercih edebilir; nasıl bir ruh haliyse. E adı üzerinde zaten. Ruh. Ne yapacağı belli olmuyor bunların.
Ben bu gece kelebek olmayı tercih ediyorum. Ruhumu bir kelebeğin kanatlarına yükleyip, sizler uyurken ve benim de bedenim uykuya yenik düştüğünde o kendi çapında takılsın bakalım nereye gitmeyi seçecek…